purutyusuf on DeviantArthttps://www.deviantart.com/purutyusuf/art/Birds-Fly-156688584purutyusuf

Deviation Actions

purutyusuf's avatar

Birds Fly

By
Published:
1.4K Views

Description

Uzağa övgü

''Ufuk çizgisinin kışkırttığı ruhlar kaplarını terk ettiler denize karışmak için. Yaralarından filikalar indirdiler suya.
Cılız kürekleriyle dalgaları kazdılar. Uzağın çağrısıyla çalkalanıyordu güneş. Kızıl bir ceviz kabuğu, batıp çıkıyordu tuza. Yalan yok. Yollar düğüm attı hafızalara. Hatırladıkları bir gemi yalnız, ufuk çizgisine demir atmış. Çizgiden uzak ne kadar tekne varsa çıldırtacak, ayrılmıyor oradan. Ey çıkınlarını yanlarına almayı unutanlar! Bu çizgide azıklarınız. Uzak, kazanını karıştırıyor yeşil dumanlar çıkartarak. Fotoğrafçı geri geri gidiyor ileriyi kuşatmak için. Bir deniz manzarası bu. Kartpostal yırtılıyor fakat. Bölünen denizden çığlıkları geliyor tayfaların. Yırtılan denizi birleştirmek için koşuşuyorlar zamk kovalarıyla. Terleriyle yoğuruyorlar hamuru. Nar gibi ekmekler çıkartıyorlar girdaptan. Bir bebek kadar masumlar. Bölünen bir rüyadan sıçradı ellerine kan.

Beyaz kıvılcımlar çıkararak yanan göklerin gece baskınıydı ruhlara. Yıldızların uçuşarak talihleri alt üst ettiği bir zaman. Depremden kurtulanlar, kendilerini gökyüzüne attı. Kanatları yoktu, safi kanattılar. Rüzgâra yalvardılar burçlarına ulaştırması için. Merdiven yığınlarını ateşe verdiler küllerinden mürekkep yapılsın tek. Yazacaklardı ama elleri yandı. Merdivenlerle birlikte yandı şaşırdılar. Gecenin ne kadarı yıldız ne kadarı mürekkep? Uzağın ne kadarı şifa ne kadarı dert? Mesafenin ne kadarı makbul iki nesne arasında? Nedir uzak? Nerede başlar sınırı? Işığını bağışlayabilir mi dünyaya? Üzerindeki yazıyı okuyabilmemiz için daha ne kadar süzülmeli kanat. Gözlüklerimiz iki büklüm duruyor masalarımızda, havlu attılar. Hakemler eldivenlerimize dokunurken ağladılar, biliyorlardı sayacaklarını. Bir-iki-üç-dört-beş-altı-yedi-sekiz-dokuz-on! Saymayı öğrendiler, teleskoplarımızla oynayabilir çocuklar. Yaramıyor madem görmek için yaklaşmak. Kim teselli verebilir yolda kalmış ruhlara! Yüz elli milyon kilometre öteden güneş, başını okşuyor, büyümedin sen.

Büyümedin fakat büyüttün düşlerini. Uyanmayarak büyüttün, bir uyansan yerle yeksan olacaktı lunapark. Dönme dolaplardan düşecekti ay. Çarpışan otomobillerden fırlayacaktı yıldızlar. Palyaçonun elindeki güneşler parçalanacaktı, yeni güneşleri olsun hüznün. Raylardan akan ırmak okyanusların peşinde. O okyanuslar ki adları uzak. Elimizi uzatsak dokunacağız. Galaksiler mavi dumanlar çıkartarak yanarken. Ormanlar sincaplarını dökerken şarkılara. Pembe bulutları dişlerken çocuklar. Uyanmadın, rüyadasın henüz. Ses mızrakları saplanmadı uykuna. Ne duruyorsun, gondola bin! O gök denizinde çırpınan kayığa. Kaptana selam ver, sigarasını fırlatsın boşluğa, alev alsın gök. Halatları fırlatsın. Gökle yeri çığlıklarınla bağla. Sıkı sıkı bağla uzakla yakını. Hayır! Çatırdıyor kayık. Çabuk çöz parçalanacak! Savruluyorsun perdeye tutun. Başlarını sallarken Karagöz'le Hacivat. Birbirlerini yanlış anlamaya devam ederken yüzyıllardır. Alkışlar arasında savruluyorsun, işte dönüyor. Balerinin eteğinden çekiştir, dursun. Uzağı sor ona, dönmekten sarhoş olmuş tam zamanıdır. Uzağı sor ve cevabını beklemeden kaybol ortadan.

Ey uzak, meçhul yörüngem! Hasımlarını alt eden dövüşçü her kavgada. Kamusları şaşırtan, "uzun" emeller zerk ederek kanına, "eskiten" sarartarak yapraklarını. "Genişleyen" manalar atarak toprağına, "ayrılan" bir yolcu gibi vatanından. En yüksek dağa tırman, "en büyük aralık"tan geçerken mevsimler! Kaldır göğe ellerini. Öyle bir kaldır ki melekler dualarla yıkasın. Bu tertemiz ellerle iki duvar yap ağzının kenarlarına. Yap ki sesin uzaklara gitsin, yankılansın ve geri dönsün sana: "Ey uzağın çocukları! Buzdan heykellerinizi yaparken kışın. Baharda hücrelere tıkarken çıkmayasınız diye kırlara. Yazın güneşten gömlekler biçerken sırtınıza. Sonbaharda çırçıplak bırakırken neden hâlâ koşuyorsunuz peşimden!"

Ey uzak, meçhul yörüngem! Yakınla kol kola yürürken görmüşler seni. Yemin ederim görmüşler, kâh yakın oluyormuşsunuz, kâh uzak. İtiraf et ikiye bölündüğünü. Bir bakıyorsun aynaya: "Yakın" Bir bakıyorsun: "Uzak". Hangi yörüngedeyim şimdi? Ya çarpışırsam! Ya tuzla buz olursa gök. Ya yıldızlar ayaklarına batarsa çocukların. Kan sızan ayaklarıyla saklambaç oynarlarsa kırlarda. Saklandıkları yerleri ele veren. Yıkılmaz mı çadır? Ey uzak kimliğini göster. ''

A. Ali Ural
Image size
574x800px 118.49 KB
© 2010 - 2024 purutyusuf
Comments24
Join the community to add your comment. Already a deviant? Log In